Kayıtlar

Zihin Bir Makineye Aktarılabilir mi? Bizi Biz Yapan Şey Nedir?

Resim
"Ben kimim?" ve "Beni ben yapan nedir?" soruları, insanlığın en eski meraklarından biridir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu sorular, yapay zeka ve nörobilimin de ilgi alanına girdi. Zihin aktarımı artık bilim kurgu sınırlarını aşarak ciddi tartışmalara konu oluyor. Zihin, düşünce, bilinç ve hafızanın merkezi olarak görülür. Nörobilime göre, zihin beynin elektriksel ve kimyasal süreçlerinden doğar. Ancak, bu süreçlerin tamamını bir makineye aktarmak, gerçekten aynı bilinci yaratabilir mi? Yoksa bilinç biyolojik bir temel gerektirir mi? Felsefi açıdan, John Locke’un bellek teorisi kimliği anılarla ilişkilendirir. Ancak Theseus’un Gemisi paradoksu gibi düşünce deneyleri, tüm anılarınız bir makineye aktarılsa bile asıl "siz"in kim olacağını sorgulatır. Yapay zeka bilgi işleyebilir, ama bilinç yalnızca veri işleme değildir. David Chalmers’ın "zor problem" tanımı, bilincin niteliksel bir deneyim olduğunu vurgular. Yani bir makine sizi taklit edeb...

Evren Tek Bir Atomun İçinde mi Gizli?

Resim
  Evren: Tek Bir Atomun İçinde mi Gizli? Evrenin sonsuz büyüklüğünü düşündüğümüzde, onun bir atomun içinde yer alma olasılığı akıllara durgunluk verebilir. Peki ya gerçek buysa? Ya biz, başka bir gerçeklikte var olan devasa bir yapının yalnızca küçük bir parçasıysak? Atom altı dünyaların içinde saklı, keşfedilmeyi bekleyen evrenler olabilir mi? Bu yazıda, evrenimizin tek bir atomun içi olabileceği hipotezini irdeleyeceğiz. Büyükten Küçüğe: Atomlar ve Galaksiler Arasındaki Benzerlikler Mikroskobik dünyaya indiğimizde, atomların iç yapısı ile galaksilerin dağılımı arasında ilginç paralellikler görebiliriz. Atomun çekirdeği etrafında dönen elektronlar ile gezegenlerin yıldızların etrafındaki hareketi arasında matematiksel benzerlikler bulunur. Acaba, bir atomun iç yapısı aslında minyatür bir evrenin işleyişine dair ipuçları mı taşıyor? Eğer evren bir atomun içindeyse, bizler belki de atom altı parçacıkların birer uzantısıyız. Hatta, evrenimizin içindeki her atom, başka bir evreni barı...

Stresi Güce Dönüştürmek?

Resim
  Stres ve İş Verimliliği: Yönetilebilir Stresin Gücü Modern iş dünyasında stres, bireylerin yaşamlarının kaçınılmaz bir parçası haline gelmiştir. Ancak, her stres olumsuz sonuçlar doğurmaz. Yönetilebilir düzeydeki stres, iş verimliliği ve bireysel gelişim için güçlü bir araç olabilir. Bu yazıda, bilimsel çalışmalardan yola çıkarak, stresin olumlu yönlerini ve üretkenliğe olan katkılarını ele alacağız. Stres ve Üretkenlik: Bir İlişki İncelemesi Araştırmalar, stresin bireyler üzerinde farklı etkiler yarattığını ortaya koymaktadır. Özellikle kısa süreli ve yönetilebilir düzeydeki stresin, bireylerin performansını artırabileceği belirtilmektedir: 1. Yönetilebilir Stresin Motivasyon Üzerindeki Etkisi TÜBİTAK Bilim Genç’te yayınlanan bir makaleye göre, stresin tamamen olumsuz bir kavram olarak görülmesi yanlıştır. Kısa süreli ve düşük yoğunluktaki stres (iyi stres), bireyleri motive ederek odaklanma ve problem çözme yeteneklerini artırabilir. Bu tür stres, zorlu bir görevi tamamlamak ve...

Zamanın Tersine Akışı

Resim
Zamanın Tersine Akışı: Bilimkurgu mu, Gerçek mi? Zamanın ileri değil de geri aktığı bir evrende yaşamak… İlk duyduğumuzda bir bilimkurgu filminden fırlamış gibi geliyor, değil mi? Ancak İskoç bilim insanlarının Annals of Physics dergisinde yayımlanan çığır açıcı çalışması, bu fikri teorik fizikte gerçek bir modelle ele alıyor. Bu yazıda, zamanı geriye akıtan bu “ayna evren” modelinin derinliklerine dalacağız. Evren ve CPT Simetrisi: Zamanı Tersine Çeviren Bir Yasa Fizikte "CPT simetrisi" olarak bilinen bir ilke, doğadaki temel etkileşimlerin bazı simetrileri her zaman koruduğunu söyler: C (yüklere göre ters çevirme), P (parite, yani ayna simetrisi), ve T (zaman). Yani bir parçacık yükünü tersine çevirir, ayna görüntüsünü alır ve zamanı geri sararsanız, olaylar değişmeden aynı şekilde devam eder. İşte bu simetri, evrenin tüm yapısına uygulanabilir mi sorusunu ortaya atıyor. Zaman Geriye Mi Akıyor? Bu teoriye göre, CPT simetrisinin tüm evrene uygulanabilmesi için evrenimizin bi...

Cahit Arf ve Makine Düşünmesi

Resim
Cahit Arf ve Makine Düşünmesi: Makineler Gerçekten Düşünebilir mi? Ünlü Türk matematikçi Cahit Arf, 1970'lerde verdiği "Makine Düşünmesi" başlıklı konferansında oldukça ilginç sorular sormuş ve yapay zekâ üzerine dikkat çeken analizlerde bulunmuştur. Bugün bile güncelliğini koruyan bu konuşma, Arf'ın matematiği bir "düşünme dili" olarak görmesi üzerinden makinelerin düşünme kapasitesine nasıl bir bakış açısı getirdiğini gösteriyor. Peki, Arf bu konferansta tam olarak ne anlatmıştı? İşte detaylar: Matematik, Makinelerin Düşünme Dili Olabilir mi? Cahit Arf, matematiğin bir düşünce dili olduğunu ve makinelerin "düşünme" yeteneğini geliştirmek için bir temel oluşturduğunu savunur. Arf’a göre matematiksel sistemler ve kurallar, makinelerin düşünme sürecini modelleyebilir. Ona göre, insan beyni soyut düşünceyi ve sezgiyi bir arada kullanırken, makineler ancak belirli kurallar çerçevesinde işlemler yapabilir. Bu açıdan Arf, matematiği bir dil olarak gördü...

The Creator and the Created: A Theory of Reverse Superiority BEL Paradox

Resim
The Creator and the Created: A Theory of Reverse Superiority BEL Paradox Throughout human history, we have developed machines that can run faster, are stronger, and even possess abilities like flight that we lack. In this process, we have surpassed our limitations and, in some areas, allowed machines to exceed us. Today, artificial intelligence, especially Artificial General Intelligence (AGI), has the potential to surpass humans in virtually every field. This leads me to a question: If we can create beings (machines) that surpass us, could we ourselves be the creation of another being? More importantly, could it be that this being is not necessarily superior to us? Just as AGI, while being superior to us in certain ways, is our creation, perhaps we humans were also created by a lesser civilization or entity, which we have now surpassed. The traditional view assumes that the creator is always superior to the created. However, in this article, I propose a different idea: Maybe the c...

2024 Nobel Fizik Ödülü: Yapay Zekanın Kalbinde Fizik Var

Resim
Bu yılın Nobel Fizik Ödülü, fizik ve yapay zekanın kesiştiği, bilimi ve günlük yaşamı dönüştüren bir çalışma ile sahiplerini buldu. Yapay sinir ağlarının öncüleri John Hopfield ve Geoffrey Hinton, insan beyninin çalışma prensiplerinden ilham alarak, hem yapay zeka hem de fizik alanında devrim yaratan modeller geliştirdiler. Bu yazıda, ödülün arkasındaki bu çığır açıcı çalışmayı ve yapay zekanın geleceğini şekillendiren bu araştırmaların neden bu kadar önemli olduğunu keşfedeceğiz. Yapay Zekanın Temelleri: Hopfield Ağı ve Boltzmann Makinesi John Hopfield, 1980'lerde geliştirdiği "Hopfield Ağı" ile büyük bir adım attı. Bu ağ, insan beyninin anıları nasıl sakladığını ve hatırladığını simüle ediyor. Gürültülü ya da eksik verileri dahi tanıyabilme yeteneği sayesinde, bugün hala görüntü işleme ve bilgi geri kazanımı gibi alanlarda kullanılıyor. Hopfield ağı, adeta insan beyninin işleyişine ayna tutarak, makinelerin nasıl öğrenebileceğine dair yeni bir pencere açtı. Geoffrey Hin...